Pazartesi - Cuma 09:00 - 18:30
Cumartesi ve Pazar - KAPALI
Bulgur, kolay pişebilme özelliğine sahip temizlenmiş, yarı haşlanmış, kurutulmuş, parçalara ayrılmış ve farklı boyutlarda elenmiş bir tahıl çeşididir. Arbel’in bulgur üretim birimleri, üç farklı öğütme fonksiyonu ile farklı pişirme yöntemleri için olanak sağlamaktadır. Sonuç olarak, besin değeri yüksek, fındık tadına yakın bir tatda ve uzun süreli raf ömrü olan çok amaçlı bir tahıl ürünü olarak ortaya çıkmaktadır. Çoğunlukla kırılmış buğday zannedilen bulgur, önceden pişirilmiş olması ile buğdaydan farklıdır. Bulgur elde etmek için gerçekleştirilen aşamalar, kırık buğday elde etmek için gerçekleştirilmesi gereken aşamalardan farklıdır. Bulgur hafif pişirilerek veya sadece suda bekletilerek tüketilebilir ve diğer pişirilmesi gerekmeyen ürünlerle birlikte kullanılabilir. Bulgur pirinç ve kuskusa yakın bir tahıl ürünüdür fakat pirinç ve kuskus dan daha yüksek bir besin değerine sahiptir. Bulgur, en fazla kısır salatası yapımında; lezzetli oluşu, düşük yağ oranı nedeniyle pilav, çorba, pastahane mamulleri, dolma ve güveç yemeklerinde kullanılmaktadır. Çok yönlü kullanımı ve besin değerinin yüksek oluşu nedeniyle vejetaryen beslenme tarzına uyumludur. Vejetaryen mutfağında et yerine geçebilme özelliğine sahip olan bulgur, ayrıca vejetaryen hamburger köftelerinin vazgeçilmez bileşenlerinden biridir.
Fasulye baklagiller familyasına dahildir. Kuru fasulyenin pinto(açık kırmızı çizgili fasulye), Great Northern çeşidi fasulyesi, denizci fasulyesi, bezelye; küçük beyaz, küçük kırmızı, pembemsi, böbrek şeklinde, düz beyaz fasulye ve sarı barbunya gibi birçok çeşidi bulunmaktadır. Fasulye bütün beslenme şekillerinde bulunması gerekli olan bir yiyecek türüdür ve tüketimi desteklenmelidir.
Beyaz Fasulye yüksek oranda nişasta ve protein içermektedir. Proteinin yanısıra, yüksek enerji sağlama kapasiteli, kalsiyum, demir, folik asit, vitamin E gibi önemli besin değerlerini barındırmaktadır. 250ml’lik bir tabak fasulye yaklaşık 220 kalori enerji(herhangi bir et yemeği ile aynı değerde) vermektedir. Protein değeri yüksek herhangi bir besin maddesinden daha uzun süre saklanabilme kapasitesine sahip olan fasulye, önemli miktarda bir (B vitamini) olan folik asit ve demir, çinko, magnezyum gibi mineraller içermektedir.
Nişasta açısından zengin bir besin olan pirinç, içerdiği kalori ile miktarı ile çok iyi bir enerji kaynağıdır. 100 gr. kuru pirinç yaklaşık 360 kalori içerir. Ayrıca, B1, B2, C ve E vitaminleri ile sodyum, magnezyum, potasyum, kalsiyum, demir ve fosfor minerallerini içerir. Pirincin besin değeri kabuğu alındığında azalır. Bu nedenle besin değerlerini koruması ve daha yararlı olması için kepekli pirinç tercih edilmelidir.
Kolesterol içermez ve iyi bir bitkisel protein kaynağıdır.
Hem lif hem protein içermesinden ötürü kan şekerinin dengelenmesine yardımcıdır.
Yüksek lif ve protein vücutta şekerlerin emilimini yavaşlatır.
Bütün karbonhidratlar doğal şeker ve nişasta içerir.
Karbonhidratlar beyaz şeker ve kimyasal içermedikten sonra endişelenecek bir sorun teşkil etmezler.
Bezelye gibi yüksek lif içeren bakliyat tüketmek, sağlıklı vücut ağırlığının sağlanmasına, kalp hastalığı ve Tip 2 diyabet riskinin azalmasına yardımcı olur
Bezelye iyi bir çözünür lif kaynağıdır, daha uzun süre tok kalmanızı sağlar, bağırsak faaliyetlerini düzenler ve kötü kolesterolün ( LDL) azaltılmasına yardımcı olur.
Aynı zamanda bir B grubu vitamini olan folatı içerir, hücre DNA sının yapım ve onarımında rol oynar
Bir bardak bezelye de ise en az 10 mg kumestrol bulunur.
Bir başka çalışmada da polifenollerden zengin bir diyet tüketiminin mide kanserine yakalanma riskini % 50 oranında azalttığı belirtilmiştir.
Yüksek oranda antioksidan ( flavonoidlerden kateşin ve epikateşin, karotenoidlerden alfa ve beta karoten, fenolik asitlerden ferulik ve kafeik asit, polifenollerden kumestrol ) içermesinden ötürü yaşlanma karşıtıdır , güçlü bağışıklık sistemine yardımcıdır ve yüksek enerji sağlar.
Tavuklarımız birinci kalite olup dondurulmuş ve taze olarak paketlenmektedir.
Zeytin ağacı (Olea Europea) uzun ömürlü ve dayanıklı bir ağaçtır. Ağır ve zahmetli büyümesine karşın uzun ömürlüdür. Bu nedenle adı mitoloji ve botanikte “Ölümsüz Ağaç”tır. Derinlere uzayan kökleri sayesinde kalkerli, çakıllı, taşlı ve kurak topraklarda yetiştirilmeye elverişli olan zeytin ağacı için en verimli ortam yazları sıcak, kışları ise ılıman geçen iklimlerdir. Zeytin ağacı; ışığı, güneşi ve 15°C üstündeki sıcaklığı sever. Yıllık ortalama 220 mm yağış, zeytin ağacının verimli bir şekilde büyümesi için yeterlidir. Zeytin ağacı genellikle rakımı düşük coğrafyalarda yetişir. Çalı görünümündeki zeytin ağacının yapraklarının üst yüzü koyu, alt yüzü ise gümüş rengindedir. Yapraklar mükemmel bir düzen içinde dalın iki tarafından karşılıklı olarak çıkar. Ortalama 40-50 cm genişliğindeki gövde çürümeye karşı çok dayanıklıdır. Ağaç yaşlanınca yamrulardan gelişen yeni uçlar gövdeyi tazeler. Ortalama boyu 2-10 m olan zeytin ağacı; bir yıl bol, bir yıl az ürün verir. Çiçek verme mevsimi Kuzey Yarım Küre’de nisan ve haziran ayları arasındadır. Yeşil zeytinler ağustos ayı sonundan kasım ayı başına kadar olan süre içinde olgunlaşır.
Zeytin hasatında toplama şekilleri binlerce yıldan bu yana neredeyse değişmemiştir ve asırlar boyunca elle toplama ya da sırıkla silkme yöntemi kullanılmıştır. Hasat, ekim ile şubat ayları arasında yapılır. Ülkemizde eskiden kullanılan sırıkla silkme yerine yavaş yavaş makineli hasat uygulanmaya başlamıştır. Günümüzde zeytin hasatında kullanılan makinelerde gövde veya dal sarsma, yerdeki meyveleri emici ekipmanlarla toplama yöntemlerinden yararlanılmaktadır. Elle toplamada sağma veya taraklama yöntemi, yerden toplamada ise merdane veya fırça kullanılır. Uygulamada en fazla emek gerektiren yöntem elle toplamadır. Saatte en fazla 9-10 kg zeytinin toplandığı bu yöntem, meyve sağlam ise en iyi kalitede zeytinyağı üretilmesini sağlar.
Zeytinyağı kültüründe binlerce yıldan bu yana değişmeyen başka bir gelenek de zeytinden yağ çıkarma yöntemidir. Bunun nedeni ise zeytinyağının zeytinden kırma, yoğurma ve santrifüjleme (eskiden presleme) işlemi ile elde edilmesi ve hiçbir kimyasal işleme gerek duymadan yenilebilmesidir. Bir zeytin meyvesinde yaklaşık %20 yağ, %40 karasu ve %40 katı madde bulunur. Eskiden olduğu gibi bugün de zeytinyağı elde etme yöntemleri arasında hiç fark yoktur. Zeytinler ezilerek hamur haline getirilir. Daha sonra bu hamur sıkılır veya presten geçirilir. En sonunda yağ, zeytin meyvesinin suyundan (karasu) ayrıştırılır. 19. yüzyılın başında ise teknolojinin gelişmesiyle hidrolik pres makinelerine geçildi. Bugün hidrolik pres makinelerinin yerine, zeytin hamurundan merkezkaç kuvvetiyle zeytinyağı elde etmeyi sağlayan makineler kullanılmaktadır. Bu tesislere “Kontinü Sistem” adı verilmektedir.
Kontinü sistemler, tam otomatik çalışan makinelerdir. Dibe dökülen zeytinlerden kaliteli zeytinyağı elde edilemeyeceği için ayrı işlenirler. Huni adı da verilen yaprak ayırma işleminde, yıkama makinelerine dökülen zeytinler üfürme ve ayırma sistemiyle yaprak, toprak veya dallarından temizlenir ve kırıcıda ezilip kırılır. Diskli veya çekiçli kırıcılarda1000-2500 rpm devirle kırılan zeytinler, malaksörde toplanır. Malaksör, yoğurma işleminin yapıldığı kısımdır. Bu kısımda zeytinler hamur halinde yaklaşık 45-55 dakika yoğurularak zeytinyağının açığa çıkması sağlanır. Hamur buradan dekantör kısmına verilerek yağ, prina ve karasuyundan ayrıştırılır. Santrifüjlenerek temizlenen zeytinyağı, paslanmaz çelik tanklara alınır, son tortularından ayrılması için dinlenme tankına bırakılır. Buradan kapalı devre filtre makinesinde veya plakalı filtrelerde parlatılarak tenekelere veya şişelere doldurulur. Yağdan geriye kalan pirina yaklaşık %4-6 yağ içerir. Bu yağın %1,5-2’sinin daha alınabilmesi için ikinci dekantörde su veya hekzan ekstraksiyonu uygulanır. İkinci defa elde edilen bu yağ prina yağı olarak adlandırılır. Asla zeytinyağı olarak kabul edilmemelidir. Yağı alınan prina kurutularak selüloz ve çekirdek olmak üzere ayrılabilir. Prina 3500 kcal/kg ısıl enerjisi ile son derece temiz bir yakıttır. Ancak özel turbo fırınlarda yakılması gerekir.
Kaliteli zeytinyağı elde etmek için sağlam ve hasarsız danelerin doğru zamanda uygun usullerle hasat edilmiş olması ve hiç bekletilmeden zeytin sıkma tesislerinde doğru şekilde işlenmesi gerekir. Zeytinlerin hasattan sonra mümkün olan en kısa süre içinde işlenmesi son derece önemlidir. Çünkü zeytin bekletilirse fermante olur. Küf, kızışma gibi kusurlar meydana gelir. Bu durumda ise zeytinyağının kalitesi düşeceğinden natürel sızma özelliğini kaybeder. Bu nedenle zeytin toplanırken 20-25 kg’lık delikli plastik kasalara alınmalıdır. Zeytinyağının kalitesini; zeytin ağacının varyetesi, bulunduğu bölgenin coğrafi özellikleri, iklim koşulları, zirai mücadele yapılıp yapılmaması, gübreleme veya sulama yapılıp yapılmaması, hasat zamanı, hasat şekli, zeytinden yağ elde edilirken uygulanan teknoloji, depolama koşulları ve ambalajlama materyali etkilemektedir. Zeytinyağının kalitesini tespit etmek için son derece gelişmiş, modern ve kompleks analiz yöntemleri uygulanır. Gaz kromatografi, likit kromatografi cihazları kullanılarak, %1 bile bitkisel yağ karışmış olsa tespit edilir. Bunun yanısıra zeytinyağının duyusal özellikleri olarak tanımlanan tat ve nefasetini de tespit ederek değerlendirmek son derece önemlidir. Bu amaçla eğitim almış uzman tadımcılardan faydalanılır. Bu şekilde natürel zeytinyağının saptanan fiziksel, kimyasal ve duyusal özellikleri dikkate alınarak yapılan kalite sınıflandırması ile;
Gıda olarak kullanıma uygun olmayan rafinajlık zeytinyağı, su buharı destilasyonu ve ağartma toprağı ile hiçbir kimyasal reaksiyona tabi tutulmadan rafine edilir. Rafine zeytinyağının içerisine belirli oranlarda natürel zeytinyağı karıştırılır ve riviera zeytinyağı kalitesi oluşturulur.
Koli içerisinde yer almasını istediğiniz her türlü gıda maddesini seçin sizin için tüm aşamaları biz yapalım.
Sizin marka ve tasarımınızla istediğiniz ambalaj ve gramaj ile ürünleri üretiyoruz. Bu süreçteki tüm aşamalarda danışmanlık yapıyoruz.